birazgamzeden

3 Şubat 2020 Pazartesi

Akçaabaat Orta Mahalle'ye Nasıl Gidilir ?

Şubat 03, 2020 0
Akçaabaat Orta Mahalle'ye Nasıl Gidilir ?
 

            Tarihi konakların bulunduğu Orta Mahalle nerede bulunuyor? Orta Mahalle’de nereler gezilmeli? Tarihi Orta Mahalle Konakları’na nasıl gidilir? Gitmeden önce benim gibi sizin de aklınızda bu tarzda sorular oluyor ve cevaplarını arıyorsanız aşağıdaki yazıma buyrun derim : )
            Burası Trabzon’un Akçaabat ilçesine bağlı Osmanlı döneminden kalma küçük bir mahalle. Tamamını yürüyerek gezebilirsiniz. Birçok tarihi konağı bünyesinde barındıran ve Doğu Karadeniz’in Safranbolu’su olarak adlandırılan Orta Mahalle’yi Trabzon için yaptığınız plana mutlaka dahil etmelisiniz.Aslında burayı programınızda kısa bir mola vereceğiniz durak olarak da değerlendirebilirsiniz. Bu sayede tarihte biraz geçmişe gitmiş ve aynı zamanda güzel bir manzara eşliğinde kahvenizi içmiş olursunuz. Buralara kadar gelmişken Akçaabat ilçesine bağlı şu meşhur Karadeniz salıncaklarından da görebileceğiniz Hıdırnebi Yaylası’na da uğramadan gitmeyin derim. Hıdırnebi Yaylası’na ait detaylı yazı için buraya tıklayabilirsiniz. Birbirine oldukça yakın olan Orta Mahalle ve Hıdırnebi Yaylası’nı aynı rota içerisinde gezmeniz oldukça mümkün.

                     

Trabzon-Giresun sahil yolunda özel aracınızla giderken Akçaabat yönünde Haçkalı Baba Devlet Hastanesi’ni sağınızda gördükten sonra yaklaşık 10 dk sonra sol tarafa doğru dönmeniz gerekiyor. Buradan itibaren tabelaları devam ederek Trabzon merkezden 17 km ve ortalama 23 dk’da Orta Mahalle’ye varabiliyorsunuz. Ulaşımı oldukça rahat.

Fotoğraf çekmeyi ve çekilmeyi seviyorsanız burası tam size göre bir yer. Arnavut kaldırımı sokakları Osmanlı döneminden kalma konaklarla harika bir uyum içerisinde bulunuyor.  Tarih kokan evler ve konaklar 1988 yılında kentsel sit alanı ilan edildikten sonra günümüze kadar gelmiş. Bazı konaklar çok iyi derecede korunmuş ve bunu görmek insanı mutlu ediyor. Çok sayıda yerli ve yabancı turist 120 tarihi ev ve 8 konağın bulunduğu Orta Mahalle’yi ziyaret etmek için Karadeniz’e geliyor.

    

 Biz sonbahar mevsiminde gittiğimiz için duvarlardaki güzelim renkteki sarmaşıklarla giriş yapıyoruz Orta Mahalle’ye. Ardından hemen girişte Timurcuoğlu Konağı’nı görüyoruz. Bu konak müze ve cafe olarak işletiliyor. Konağın içini ücretsiz gezebiliyorsunuz. Konakların arasında bulunan dar ve dik bir yokuştan yukarı doğru tırmanmaya başlıyoruz. Arkamızı döndüğümüzde ise müthiş bir manzara ile karşılaşıyoruz. İşte tam bu anda tüm Karadeniz ayaklarınızın altında. Gezerken sağlı sollu gördüğünüz pek çok konak ve ev ise Osmanlı döneminden kalan mahalle kültürü birden içinize işliyor.

 

 Bir anlığına “acaba burada kimler yaşadı, kimler kimler bu konakların kapısını çaldı? “diye düşünmeden edemiyorsunuz. Konakların çoğunluğu cafe, restoran veya otel olarak hizmet vermekte. Gökyüzü ve deniz manzaralı bu konakların veya tarihi evlerin cafelerinde kahve içmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz. Yerli ve yabancı turistler için ise burası hem konaklamak hem de şehre tepeden bakmak adına ayrıca yöresel lezzetleri de tadabileceği iyi bir adres olabilir.

             Biz sevdik, umarım siz de seversiniz. 

             Sevgiler,
             Gamze

22 Aralık 2019 Pazar

Palovit Şelalesi’ne Nasıl Gidilir?

Aralık 22, 2019 0
Palovit Şelalesi’ne Nasıl Gidilir?

Palovit Şelalesi’ne Nasıl Gidilir?

Palovit Şelalesi Karadeniz’de görülmesi gereken yerler rotasına kolayca ekleyebileceğiniz yerler arasında. Şu meşhur yerleri görmek için kendinizi Rize il sınırlarına attığınız andan itibaren Palovit Şelalesi’ne zaten çok yaklaşıyorsunuz. O yüzden görmeden gitmeyin derim.


Şimdi size Palovit Şelalesi için yol tarifi veriyorum. Öncelikle Palovit Şelalesi Rize ilinin Çamlıhemşin ilçesine bağlı bir şelaledir. Şelaleye ulaşmak için Rize- Çamlıhemşin arası ortalama 66 km giderek öncelikle Çamlıhemşin’e gelmeniz gerekiyor. Sahil yolu boyunca Rize’nin Pazar ve Ardeşen ilçeleri arasından(Ardeşen’e 3 km kala) Ardeşen-Çamlıhemşin yolundan devam ediyorsunuz. Fırtına Deresi boyunca 20 km devam ettikten sonra Çamlıhemşin’e ulaşabilirsiniz. Burayı Karadeniz’in gezilecek birçok noktası için ortak nokta olarak düşünebilirsiniz. Konaklamak için doğru yer olmayabilir fakat Karadeniz’de uzun bir tatil yapıyorsanız ve Rize’deki pek çok yaylaya gitmek istiyorsanız Çamlıhemşin’den pek çok kere geçmek zorundasınız diyebilirim.

                                               

Çamlıhemşin’e geldikten sonra karşınıza şöyle bir tabela çıkıyor. Pokut Yaylası, Sal Yaylası, Elevit Yaylası, Çat , Zilkale ve hatta Palovit Şelalesi için tüm bu tabelaların gösterdiği yöne doğru sapıyorsunuz. Yani Palovit Şelalesi’ne ulaşmak için Zilkale’yi hedef almanız da doğru bir seçenek olabilir. Hatta Zilkale, Çat ve Palovit Şelalesi’ni aynı günde gezmenizi öneririm. Buralara kadar geldiyseniz Pokut Yaylasına uğramadan sakın dönmeyin derimJ Pokut Yaylası için detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

Çamlıhemşin’den tabelaların gösterdiği bu yöne doğru sapınca Palovit Şelalesi’ne doğru yolunuza devam ediyorsunuz. Sırası ile Çamlıhemşin-Şenyuva-Zilkale’den geçtikten sonra şelaleye ulaşmış sayılıyorsunuz. Çamlıhemşin-Şenyuva arası ortalama 8,5 km. Tam bu sıralarda çok yorulduk dediğinizi duyar gibiyim. Şenyuva’da bulunan Zua Coffee’de bir kahve molası... Kahvenin yanında inanılmaz lezzetli tatlılarından yemenizi öneririm. Ayrıca buradaki taş  köprüde ise doğa manzaralı fotoğraf çekimleri yapabilirsiniz.

Şenyuva-Zilkale arası 7 km lik yolu da gittikten sonra Zilkale’ye ulaşıyorsunuz. Rotanızda Zilkale de var ise daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. Zilkale’de mola vermeyenler için ise Zilkale-Palovit Şelalesi arası toplamda 6 km yolunuz kalmış oluyor. Zilkale’den yolu devam edip aşağıya doğru indiğinizde 2.5 km sonra sağa doğru Çat ve Elevit Yaylasını, sol tarafa doğru da Palovit Yaylası tabelasını göreceksiniz. Soldan yukarıya doğru 3-4 km daha gidince şelaleye ulaşmış oluyorsunuz.

“Palovit Şelalesi yolu nasıl? “ sorusuna gelirsek biz şahsi aracımızla zorlanmadan gittik diyebilirim. Şelaleye varmaya 5-10 dk yol önce Arnavut kaldırımı daha sonra toprak yola dönüşse de herhangi bir sorun yaşamadık. Binek aracımızla rahat bir şekilde şelaleye ulaştık.

           

Palovit Şelalesi hakkında bilinmesi gerekenler ise şu şekildedir:

Rize’de bulunan debisi en yüksek şelalerden biri ve kaynağını Palovit Deresinden almaktadır. Biz Mayıs ayında gitmiştik ve karlar eridiği için oldukça şiddetli bir görüntüsü vardı. Şelale Kaçkar Dağı Milli Parkı içerisinde yer alıyor ve Palovit Şelalesine giriş ücretli değil. 

           

Palovit Şelalesi’ne ulaştıktan sonra şelaleye yaklaşmak için merdivenlerle karşıya doğru geçiyorsunuz. Şelale 15 metre yükseklikten döküldüğü için metrelerce uzaklıktan bile ıslanmamanız mümkün değil. Mevsim farketmeksiniz gürül gürül akan bir su... Karadenizlere gelip de bu şelalede ıslanmanın keyfine varın bence. Su sesini, yeşili ve doğayı inanılmaz bir şekilde hissedebiliyorsunuz burada. Üşüyorsunuz, saçınız bozuluyor ama anın tadını çıkarıyorsunuz çünkü burası Karadeniz J

Gamze,
Sevgiler

                             




-->

13 Nisan 2019 Cumartesi

Çok sevdik! ''Arapdüzü Doğa Parkı''

Nisan 13, 2019 0
Çok sevdik! ''Arapdüzü Doğa Parkı''

    Nisan ayının ilk haftalarında Çeçeva Köyü'ne gitmek için evden çıktığımız bir günde havanın sıcaklığından biraz olsun rahatlamak için gidelim dedik Arapdüzü Doğa Parkı'na.. Doğruyu söylemek gerekirse çok fazla beklentimiz yoktu. Rotamıza koyma amacımız ise Çeçeva Köyü'ne yakın bir mesafede olmasıydı. Yaklaşık 45 dklık süren yolculuğumuz sonunda parka ulaşmıştık...

   Bir rivayete göre parkın yapıldığı bölgeden çok eskiden Arap ülkelerine giden kervan geçermiş. Yöre halkı bu yüzden bölgeye Arapdüzü ismini verdiği için parkın ismi de bu şekilde kalmış. Bölgeye harita ve yol boyunca görebileceğiniz tabelalar yardımıyla çok kolay ulaşabilirsiniz. Güneysu ilçesine bağlı ve Kıbledağı köyü sınırları içerisinde yer alan Arapdüzü Doğa Parkı rakımı ortalama 1800 m civarlarında ve 5 yıldır hizmet vermekte. 



    Alana girince önce çardakların bulunduğu alan dikkatimizi çekti. Karların hala erimemiş olması şaşırtıcıydı. Görüntü öyle netti ki bu alanda oturarak biraz manzaranın tadını çıkardık. Burada ahşap teras tarzında manzarayı izleyebileceğiniz bir alan bulunuyor.

   Etrafımıza bakınca ileride şelale ve şelaleye doğru bir yürüyüş parkuru olduğunu farkettik. Tam da istediğimiz gibiydi, yazın geldiğini hissettiren kavurucu sıcaktan kaçma isteğimiz bu parkurda sonlandı:) kavurucu diyorum çünkü havanın 20 derece olacağını hiç tahmin etmiyorduk ve kazak giymiştik. Şelaleye ulaşabilmek için parkuru devam ettikçe çok güzel manzaralara şahit olduk. Yürüyüş parkuru boyunca ahşap köprülere denk geliyorsunuz. Doğanın bütünlüğünü bozmayacak şekilde yapılmış olan bu köprü benim gerçekten hoşuma gitti. Hatta köprüden geçerken kendimizi macera parkında gibi hissettik.



       Şelalenin sesi geliyordu fakat biz bir türlü ulaşamıyorduk. Derken şelaleyi görebilmek zorlu parkurları henüz tamamlamadığımızı gördük. Karşımıza taş basamaklardan oluşan yeni bir yol daha çıktı.


        


   Bol bol fotoğraf çektiren güzelim yürüyüş parkuru bir anda benim için işkenceye dönüştü. Çünkü ayağımdaki rahatsızlık dolayısıyla giydiğim açık ayakkabı ile şelaleye giden yolu biraz zor tamamladım. Ama sonunda yine gerçekten bizi mutlu eden bir görüntü. Şelaleyi görmüştük ama daha çıktığımız yerin daha da tepesi vardı. Son gayret devam ettik ve bi kat daha yukarıya çıktık. Hatta daha da devamı vardı ama ben pes ettim. Karşılaşmış olduğum manzara beni son derece mutlu ettiği için gidiş yolumuzu sonlandırdık ve dönüşe geçtik. Açık ayakkabı giymek zorunda olmasam asla pes etmezdim de neyse.. :)


    Elbette kişiye göre değişir ama sanırım biz büyük bir beklentiyle gitmediğimiz için karşılaştığımız herşey bizi çok mutlu etti. İyi ki geldik, dediğimiz yerler listesine ekledik burayı da. Yolunuz Güneysu taraflarına düşerse bence uğramanız gereken yerlerden biri. Öğlen saatlerine Çeçeva Köyü ve ardından Arapdüzü Doğa Parkı'ndan sonra epey yorulmuştuk. Artık Emre'nin karnından gelen sesleri duyabiliyordum. Hemen yemek için harekete geçtik.

   Trabzon'a dönüş yolunda Sürmene'de bulunan Bozo Pide'ye uğramadan eve geçmek olmazdı. Daha önce çok meşhur olduğunu duymuştuk ama gelmek bugüne kısmetmiş diyince, Emre epey sevindi. Kısacası böyle bir günü harika bir pideyle bitirmek yakışırdı diye düşündük. Çok da yakıştı:))

   Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle,

Hoşçakalın,
Gamze











11 Nisan 2019 Perşembe

Çeçeva Köyü (Haremtepe) nerede ve nasıl gidilir?

Nisan 11, 2019 0
Çeçeva Köyü (Haremtepe) nerede ve nasıl gidilir?


   Son zamanlarda fenomen hale gelen gördüğünüz harika çay tarlası aslında uzun zamandır gitmek istediğim yerler arasındaydı. Trabzon'da kışın hava epey kapalı olunca sürekli erteledik durduk. Ama gideceğimiz yer tarla olunca havanın ısınmasını beklememiz daha doğru oldu diyebilirim.

   Uzun zamandır yazamıyorum.. 2 ay gibi bir süredir yüksek lisansa başlamak için İngilizce çalışmaktan epey boşladım buraları.. Geri dönüşüm muhteşem oldu diyebilirim sizlere :) yoğun tempolu bir çalışmadan sonra bu güzelim çay bahçesinde mis gibi bir oksijen aldım ve öyle iyi geldi ki..

    Çeçeva'ya gitmeyi planladıktan sonra ne yazık ki ayak parmağımda ufak bir rahatsızlık oldu ve kapalı ayakkabı giyemediğim için dolayısıyla bu gezimizi yine ertelemek durumunda kaldık. Baktık ki parmağımdaki rahatsızlık iyileşmiyor, ben de giydim açık ayakkabıları çıktık yola. Bu sıcağı ve güneşi yakalamamız beni adeta büyük bir zafer kazanmış gibi sevindirdi:) Eğer hava yağmurlu olsaydı , tarla çamur olacağı için çay bahçesine hiç giremeyecektik. Muhtemelen böyle keyif alamayıp gittiğimiz gibi geri dönmüş olcaktık.

   Sabah öyle çok erken saatlerde koyulmadık yola bu sefer. 11'de arabamıza binmiştik ve harika müzik listemiz eşliğinde yolculuğumuzu başlattık. Her zaman böyle uzun yolculuklarda Emre'yle dönüşümlü bir şekilde araba kullanırdık, evden çıktığımız anda bu seferde ben oturuverdim şoför koltuğuna. Haritalarımız Söğütlü/Akçaabattan Çeçeva Köyünü yaklaşık 1 sa 50 dk olarak gösteriyordu. Daha önceki gezilerimizi de göz önüne alarak Çeçeva Köyü yolunun da virajlı ve dik olduğuna emindik. Artık bu şehri tanımaya başladığımız için yanılmadık:)

   Çeçeva Köyü'ne gitmek için Rize Büyükcaferpaşa Mahellesini geçince Çayeline varmadan hemen önce Çayeli-Güneysu yol sapağından sapmanız gerekiyor. Rize sahilden Çeçeva Köyü ortalama 25 dk diyebilirim. Yalnız dikkat etmeniz gereken bir konuya değinmek istiyorum. Şoför koltuğunda ben oturduğum için yolların da maşallahı olduğu için (kaymak gibi) gaza azıcık fazla basmışım ve radar madar umrumda olmamış.Aman diyim siz yoldaki bütün kameralara dikkat edin ve yavaş gidin:) Sonra bizim gibi (230 tl) hız sınırından ceza yemenizi hiç istemem. Rize'ye girer girmez daha Çeçeva yoluna sapmadan sahil yolunda polisler çevirdi bizi. Biraz geride radara yakalandığımız için ceza işlemi uyguladılar. Sonra neyse canımız saolsun dedik ve yola 50 km/sa hızla devam ettik:)

       

   Yol boyunca bu bahçedeki kadar büyük olmasa da yemyeşil çay bahçeleri eşlik ediyor size ve hayran kalıyorsunuz. Daha yol kenarındaki bu çay bahçeleri böyle güzelse nasıl güzel bir yere gidiyoruz diye kendimi heyecanlandırmadan duramadım. Haritalarda '' Gizli Bahçe '' olarak işaretlenmiş bu konuma ulaşmak için Güneysu yolunda ilerlemeye devam ettik. Köy içine girdiğimizde daha biz sormadan köyde yaşayan insanlar bizi durdurup yolu tarif etmeye başladılar. Hatta biz haritanın yönlendirdiği bir yola girdiğimizde arkamızdan köyde yaşayan insanlar ıslıkla,çığlıkla durdurup orası kısa diye bizi diğer yola yönlendirdiler. O kadar alışmışlar ki yol tarif etmeye, bu köye gelen herkes bu bahçe için geliyormuş gibi bir halleri vardı. Sizler buraya gelirken önce Haremtepe sonra Çeçeva Gizli bahçe şeklinde haritada aratarak çok kolay gelebilirsiniz. Sadece çay tarlasına yaklaştıkça yolların daralması ve virajlı olması bir de öyle bir durumda karşıdan araç gelmesi sizi biraz strese sokabilir. Ama değer. Biz pazar günü gittiğimiz için yol da tarla da biraz kalabalıktı. Açıkçası böyle kalabalık beklemiyordum.

   Çayeli merkezden ortalama 15 km uzaklıkta olan Çeçeva Köyü-Çay Tarlası'na sonunda varıyoruz. İlk görür görmez bu kadar güzel olamaz diye düşündüm. Fotoğraflarda gözüktüğünden çok daha güzeldi. Hemen koşup kendimi bahçenin içine atmak istedim ama tepemizdeki yakan güneşe rağmen çamuru görünce hemen ayaklarıma baktım. Açık ayakkabı giymek zorunda kaldığım ayaklarıma.. Çamura batıverirdim valla. Hemen hemen tüm tarla aralıklarına baktık ama çoğu çamurdu. Alana başka nerelerden girebiliriz diye düşününce arka taraftan da girişin olduğunu farkettik ve oraya doğru ilerledik. Çamur engel olmadı ve tarlanın içinde istediğimiz kadar gezebildik, fotoğraf çekebildik. Siz de ahşap evin arkasından tarlaya girmeyi deneyebilirsiniz. Ayrıca bahsetmeden geçersem haksızlık olur,tarlanın içindeki ahşap ev ise güzelliğe güzellik katıyordu.


   Kazak giydiğimiz için pişman etti bizi güneş. Hava o kadar sıcaktı ki Nisan ilk haftasına göre açık ayakkabı giydiğim için üşümem gerekirken biz nefes almak için gölge yer aradık.

   Tarla yeterli büyüklükte, kalabalık olsa dahi fotoğraflarda biraz çabalarsanız kimseleri almadan böyle güzel bir şekilde anı ölümsüzleştirebilirsiniz. Buradaki çay kokusuna ve temiz havaya doyduktan sonra arabamıza geçince saat daha 13:30'du. Plansız bir şekilde yola koyulduğumuz için bir sonraki rotamız için en ufak bir fikrim dahi yoktu. Biraz araştırma yaptıktan sonra yakınlarda ''Arapdüzü Doğa Parkı'' diye bir yer olduğunu bulduk. Burada güneşi yedikten sonra Emre gölgeli bir parkurda yürüyüş yapmak iyi gelir dedi ve yine koyulduk yola. Çayeli'nden yaklaşık 45 dk süren yolculuğumuz sonunda doğa parkında günü tamamladık.

   Karadeniz'i gezmeye geldiyseniz, aracınız da varsa görmeden gitmeyin dediğimiz yerlerden biri oldu burası bizim için.. Hep yeşil yeşil diyorum ama burası gerçekten çok yeşil hem de muntazam sırayla dizilmiş bir yeşil, çay kokusu eşliğinde..

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere
Hoşçakalın
Gamze






28 Aralık 2018 Cuma

YILBAŞI ÇİÇEĞİ ''KOKİNA''NIN BAKIMI NASIL YAPILIR?

Aralık 28, 2018 0
YILBAŞI ÇİÇEĞİ ''KOKİNA''NIN BAKIMI NASIL YAPILIR?



   Kokina çiçeği olarak bilinen yılbaşı çiçeği yeni yıl ruhunu en iyi yansıtan çiçeklerden biridir. Peki bu kokina çiçekleri nedir ve nasıl bakılır? Nerede yetişir? Efsanesi var mıdır? Kokina hakkında merak ettiklerinizin hepsini bu yazımda sizlerle paylaşmak istiyorum. 

   Yılbaşında kokina çiçeği almayı sevenlerdenim ben de.. Ama ilk defa bu yıl çok yakın bir arkadaşımız tarafından hediye geldi. Hem de kendi evime. Bunun duygusu çok farklıymış. 2019 yılına girerken bu kokinalar benim için daha da değerli ve özel oldu. Evimin en güzel köşesinde yerlerini aldılar bile.. Hep birlikte 2019'u bekliyoruz.

Kokina Nedir?

   Kokina çiçeği Kuşkonmazgiller familyasına ait çok yıllık bir süs bitkisidir. Kokina, Yunanca'da kırmızı anlamına gelen bir kelimedir. Bazı insanlar tarafından Yılbaşı Çiçeği olarak anılan bu çiçeğin  kırmızı meyveleri olduğu için kokina ismini aldığı bilinmekte. Hem Türkçe hem de İngilizce birçok ismi olan Kokina'nın diğer bir adı 'Tavşanmemesi'. İngilizcede ise Butcher's Broom ve Ruscus Aculeatus olarak biliniyor. 

  Kokina aslında 'tek' bir çiçek değil. Meyvesi farklı, dalları farklı bitkilerden oluşuyor. Üstelik yapımı da epey zahmetli. Yeni yılın gözdesi haline gelmiş bu çiçek,yeşil kokina yaprakları arasına silcan isimli kırmızı meyvelerin ip ile bağlanmasıyla oluşuyor. 

       

Kokina Nerelerde Yetişir?
  
   Kokinaların anavatanı Avrupa olsa da zamanla ülkemize kadar gelmiştir. Ağustos ayından Aralık ayı sonuna kadar Kıyı Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde toplanmaya hazır hale gelmektedir. Küçük çalılar halinde yetişen kokina çiçeğinin boyu 1 metreyi geçmez. Kış soğukluğuna oldukça dayanıklıdır. Kokina çiçeğine ormanlık bölgelerde yürüyüş yaparken bile rastlayabilirsiniz. 

Kokina Çiçeği Bakımı Nasıl Yapılır? 

   Ormanda yetişen kokina çiçeği güneşi çok sevmez, gölge ve serin mekanları sever. Yıl sonunda yüzünü gösteren kokinalar uzun süre sizinle yola devam eder ve kolay kolay bozulmazlar. Efsanesi gereği bir sonraki yılbaşına kadar kokinalarını korumak isteyenler için işte bakımı.. 

  Canlı bir bitki olduğu için zaman zaman tabi ki bakım gerektirecektir. Su ihtiyacını karşılamak için kök kısmından haftada iki defa su verebilirsiniz. Ancak kokinalar suyu çok sevmediklerinden fazla su verdiğiniz takdirde çürüyebilirler. Kırmızı meyvelerini çok sık olmamak şartıyla sularsanız yeterli olacaktır. Uzun süre yaşaması için ılıman bir ortamda bakımını sağlarsanız kokinanız sizinle bir sonraki yılbaşını görebilir. 

Kokina Çiçeği Efsanesi Nedir?

   Genellikle İstanbul'da Roman aileleri tarafından Ekim ayında yapılmaya başlanan Kokinalar yılbaşına 20 gün kala satılır. Kokinalar kimisinin yılbaşı masasını süsler, kimisi de yılbaşı günü ufak pamukları dikenlerine batırarak kar yağmış görüntüsü verir çiçeğe... 

   Yeşil yapraklarının tüm dikenlerine rağmen kokinayı alan herkes yeni yıl için dileklerini bu çiçekle birlikte diler. Kokinaların şans ve uğur getirdiğine inanılıyor. Ayrıca bir efsaneye göre kokinalarınız bir yıl boyunca solmadan,sararmadan ve yapraklarını dökmeden durursa ev sahibi oluyorsunuz:) 

   Denemekten zarar çıkmaz, milli piyango çıkma ihtimaline göre şansımız daha yüksek. Aman diyim bu yeni yılı kokinasız geçirmeyin :))

Sevgiler,
Gamze


















24 Aralık 2018 Pazartesi

Pokut Yaylası Nerede ve Nasıl Gidilir?

Aralık 24, 2018 0
Pokut Yaylası Nerede ve Nasıl Gidilir?

   Sıra geldi Karadeniz'e geldiğimden beri en çok merak ettiğim Pokut Yaylasını yazmaya. Burası aynı zamanda Rize'nin en gözde yaylalarından. Yapacağımız bu turda hem Çamlıhemşin hem de Sal Yaylası'ndan ayrıca bahsedeceğim sizlere. Bomba gibi maceralı bir yazı geliyor, hazır mısınız?

   Pokut Yaylası Rakım:2050 metre. Diğer yaylalara göre rakım yüksekliği epey fazla. Hal böyle olunca en başta bu yaylaya aracımız ile gidip gitmeme arasında epey kararsız kaldık. Yaptığımız tüm araştırmalara göre bu konu kişiden kişiye göre değişkenlik gösteriyor. Kimi risk almış kendi binek aracı ile çıkmış,kimisi de kendi aracına kıyamayıp 4x4 araç kiralamış. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi 4 çeker araçlar hem önden hem arkadan çeker olduğu için dik,dar ve virajlı yolları daha kolay çıkıyor. Ama Pokut Yaylası'nda yolların gerçekten kötü olduğunu risk alıp kendi aracımızla gitmeyi denedikten sonra anladık.

   ÇAMLIHEMŞİN 

   Bir gün kendi aracımızla Çamlıhemşin'e gitmişken Pokut Yaylası'na da çıkmayı deneyelim dedik. Çamlıhemşin ve Pokut Yaylası arasında ortalama 38 km mesafe bulunuyor. Fakat haritadan rota oluşturduğunuz zaman bu mesafeyi yaklaşık 2 saatte gidebileceğinizi görüyorsunuz. Çamlıhemşin'den yaklaşık 15 dk gittikten sonra bahsettiğim dik ve virajlı yollar başlıyor. Araçla Pokut Yaylası'nın yoluna daha yeni girmişken tur firmalarının servisleri ile denk geldik. Servis şöforu bizi durdurdu ve bu araçla o yolu çıkmamızın mümkün olmadığını söyledi. Siz en iyisi buraya turlarla gelin:)) diyerek yoluna devam etti. Kısacası bu araçla daha devam ederseniz yolda kalırsınız mesajını bize ulaştırdı. Biz de tabii ki aynen geri döndük.

   Evimize dönünce neler oldu biliyor musunuz? En az 3 sene Trabzon'daysak bu engebeli arazileri aşmamız için bize 4x4 araç şart dedik ve radikal bir kararla arabamızı değiştirmeye karar verdik. Bu süre zarfında Organik Tur ile tanıştık. Rize'den çok uygun fiyatlara günübirlik Karadeniz'de hemen hemen her yere programlar yaptığını öğrendiğim an 'niye turla bir kere gidip yolları görmüyoruz ki?' dedim.


   Organik Tur servisleri Rize merkezden saat 9'da kalkıyor. Bu yüzden biz de sabah 6:30'da arabamıza binerek ilk olarak Akçaabat'tan Rize'nin yolunu tutuyoruz. Rize merkezde kendi arabamızdan inerek tur araçlarına geçiyoruz ve program başlıyor. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi Rize Çamlıhemşin'de yol ikiye ayrılıyor. Soldan giderseniz Ayder Yaylası'na ,sağdan giderseniz Pokut, Gito, Sal, Elevit gibi yaylara ulaşım sağlıyorsunuz. Sağdan giderek ilk durak yeri olan Şenyuva'da mola veriyoruz. 


   Zua Coffee nerede ve ne yenir?

   Şenyuva, Rize'nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı tatlı bir köy. Şenyuva'ya girer girmez hemen sağ tarafta 1696 yılında inşa edilen en eski köprülerden biri olan Şenyuva köprüsünü göreceksiniz. Meşhur Karadeniz dizilerinin çekim yapıldığı köprü burası. Ayrıca bir zamanlar Sevdaluk dizisinin çekildiği ev de hemen köprünün arka taraflarında. Pokut Yaylasına turla da gitseniz kendi aracınızla da gitseniz Şenyuva'dan geçeceksiniz. Şenyuva'ya geldiyseniz Zua Coffee'ye uğramadan sakın geçmeyin. Tatlılarıyla meşhur olan bu cafede benim favorim orman meyveli muhallebi:) Zua Coffee'nin hemen yanında ise hediyelik eşyaların satıldığı Peri isminde küçük ve çok şirin bir dükkan göreceksiniz.

       

   POKUT YAYLASI

   Şenyuva'daki molamızdan sonra Pokut Yaylası'na doğru devam ediyoruz. Tur araçlarına bindikten yaklaşık 15 dk sonra dar ve toprak bir yola giriyoruz. Yaklaşık 1.5 saat sürüyor bu yol. Giderek daha da kötüleşiyor desem yeri çünkü zıplayıp duruyoruz aracın içinde. Midesi hassas olanlar problem yaşayabilir. Araçta oturduğum yerden camdan dışarı baktığımda bile uçurumla göz göze geliyorum. İşte tam da o an kendi aracımızı satmaktan vazgeçiyoruz. Buraya ya araç kiralayıp geliriz ya da turla diye düşünüyoruz. Zorlu bir yolculuğun ardından Pokut Yaylası'na sonunda geliyoruz. Instagramdan fotoğraflarını görüp görüp iç çektiğim şu meşhur yaylada doya doya nefes almak istiyorum bir an önce. 

   Turla gitmenin avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. Kendi aracınızla gittiğiniz özgürlüğü yaşayamıyorsunuz. Gittiğiniz her yerde tur rehberleri tarafından size belli bir süre veriliyor tabii ki. Ve bu sürenin yeterliliği kişiden kişiye göre değişir,hatta bazen süreyi duyar duymaz bile üzülebilirsiniz. Koştur koştur gezmek zorunda gibi hissedersiniz kendinizi. Ben kendi aracımla gelip yol stresine gireceğimi düşünerek turla gelmenin avantajlarını düşündüm. Verilen süreye bakmaksızın havanın ve manzaranın tadını çıkarmaya çalıştım.

   Tur rehberi bize Pokut Yaylası'nda serbest zaman verirken karşıdan sis bulutunun geldiğini gördü ve hemen bizi uyardı. Manzarayı güzel seyredebileceğimiz noktaları gösterdi. İşte turla gitmenin bir avantajı daha:) Acele ederek sis çökmeden hemen güzel manzarayı yakaladık. Doya doya bakabildim yayla dağlarına,tepelerine. Etraftaki evlerin aralarından geçerek geziyoruz yaylayı. Arazi o kadar engebeli ki yürürken bile burada yaşamın nasıl zor olduğunu düşünüyorum. Zor ama bir o kadar güzel. İnsan bu manzarada uyuyup uyansa,her gün bu manzaraya baksa şair olmaması elde değil.

  Pokut Yaylası'ndan Sal Yaylası'na geçiyoruz. Bu iki yayla arasında yaklaşık 3-4 km var. Yürüyerek de geçebileceğimizi söylüyor tur rehberi. Ama daha fazla sis çökmeden Sal Yaylası'nı da görebilmemiz için bizi araçlara yönlendiriyor. 


   SAL YAYLASI

   Sal Yaylasına gelir gelmez inanılmaz bir sis bulutu çöküyor. Önümüzü bile zor görüyoruz yürürken. İçimden hep 'şu sis bulutu geçse de manzarayı görsek' diye geçiriyorum. 

   Rakım:2070 metre. Ortalama ev sayısı 40-50. Yayla evlerinin hepsi geleneksel yapıda ve ahşaptan yapılmış. Evlerin hemen önünde bir düzlük bulunuyor ve yaylanın adını bu düzlükten aldığı biliniyor. Evlerin hepsinin ahşaptan yapılmış olması mimari açıdan uyum içinde gözüküyor. Evlerin mimari açıdan nasıl yapıldığı arka plandaki manzarayı o kadar etkiliyor ki. Aslında tüm yaylalarda evlerin yapıldığı malzemeler burada olduğu gibi uyum içinde olmalı.

   Sis biraz geçer gibi oluyor ve hemen tur rehberinden aldığımız yardımla evlerin tepesine kadar yürüyoruz. Karşıda Kafkas Dağları ve Karadeniz. Manzarayı az da olsa görebiliyoruz. Tur rehberi bazı günlerde sisin hiç geçmediğini söylüyor. Şanslıyız doğrusu. 

   Aldığımız bilgilere göre, Sal Yaylası'nı diğer yaylalardan ayıran özellik yaylanın tek bir köy tarafından kullanılması. Çamlıhemşin'e bağlı Çinçiva köyü bu yaylaya Temmuz mevsimi gibi geliyor ve ekime kadar yaylacılar Sal Yaylası'nda kalıyor. 


   Hava kararmadan yayladan inmemiz gerektiği için dönüşe geçiyoruz. Önce tur araçları ile Rize merkeze gidiyoruz. Rize'den ise kendi aracımıza geçerek Trabzon'a doğru evimizin yolunu tutuyoruz. Tabi böyle söylendiği gibi kolay olmuyor, önce o zorlu yayla yolu parkurunu tamamlamamız gerekiyor. Ardından ise km'lerce yol.. Araba kullanmak da insanı yoruyor. Akşam eve vardığımızda ise saatin 10 olduğunu farkediyoruz. 

   Bu gezi kendi aracımızı satmaktan vazgeçmemize sebep oldu. Araç ile gidemeyeceğimiz yerler için vakit kaybetmeden tur programları araştırmaya başlıyoruz. Organik Tur'dan gerek rehberi olsun gerekse serviste çaldıkları Karadeniz şarkıları olsun inanılmaz keyif aldık. Sonuçta bizim henüz Karadeniz şarkı listemiz onlarınki kadar geniş değil:) Organik Tur Rize'ye bağlı bir firma olduğu için turlar Rize kalkışlı. Bizim için biraz yorucu olduğunu düşünerek Trabzon kalkışlı turları araştırdık. Farklı bir tur firması ile bir sonraki rotamız Gito Yaylası. Hani şu salıncakları meşhur olan:)

   Gito Yaylası'nda görüşmek üzere,sevgiler :*

Gamze,

    













13 Aralık 2018 Perşembe

Ayder Yaylası-Zilkale Yolculuğumuz

Aralık 13, 2018 0
Ayder Yaylası-Zilkale Yolculuğumuz

   'Şu meşhur Ayder Yaylasına bir de biz gidelim' dedik ve düştük yollara. Akçaabat'tan kilometrelerimiz ortalama 126 olarak gözüküyor.  Mola vermezsek eğer yaklaşık 2.5 saatlik bir yolculuk ardından yaylada olacağız demektir. Ama Karadeniz'de mola vermeden yolculuk yapmak mümkün değil. Bir yere giderken etrafınızdaki manzaranın büyüsüne kapılıp kendinizi arabadan dışarı atmadan duramıyorsunuz. Bu şekilde gidiş süreniz ortalama 3 saati bulabiliyor:)

   Bu yolculuğumuzda erken yol almakta fayda var diyoruz. Programımıza Zilkaleyi'de dahil ettiğimiz ve günübirlik gittiğimiz için günü erken başlatıyoruz yani. Ben evde yeni gelin olarak(!) akşamdan yanımıza poğaçalar, börekler hazırlıyorum. Yollarda hem acıkıyorsunuz hem de yaylada temiz hava ile birlikte iştahınız daha da açılıyor. Yemyeşil ortamda pötikareli masa örtünüsünü serip birşeyler yemek istiyor insanın canı:)


   Ayder Yaylası rakım:1350 metre yükseliğinde. Rize'nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı. Ayder Yaylasına nasıl giderim? Rize'de Fırtına Deresi ile paralel Ayder Yaylası Yolu'nu kullanarak yaylaya kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Çok meşhur bir yayla olduğu için Rize Çamlıhemşin'e gelince çok sık tabelalarla karşılaşıyorsunuz zaten. Çamlıhemşin hemen hemen tüm bilindik yayla ve bölgelere gitmek için uğramak zorunda olduğunuz yer:) Rize'nin çok küçük ve şirin bir ilçesi. Küçük diyorum çünkü Çamlıhemşin'e araçla giriş ve çıkışınız  yaklaşık 1 dakika sürüyor:) 

   Ayder Yaylası ulaşımı hakkında ise korkulacak hiçbir durum olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Yollar gerçekten kaymak gibi. Manuel arabayı bile sürmek keyifli hale geliyor,o derece. Otobüs ile gelecekseniz eğer önce Rize'ye bilet almanız gerekecektir. Hava yolunu tercih edecekseniz ise Trabzon Havalimanına iniş yaptıktan sonra otobüsler ile önce Rize'ye sonra Ayder Yaylasına gelebilirsiniz. Trabzon veya Rize'den de pek çok tur şirketi Ayder Yaylasına program yapıyor. Daha önce de belirttiğim gibi ktuaktivite tur şirketi ile hareket edebilirsiniz. Hatta haftalık olarak tüm tur programlarını sosyal medyadan paylaşmaktalar.

                     

   Ayder Yaylasın'dayız! Burası Karadeniz'in en meşhur ve en bilindik yaylalarından. Daha öncesinde yeşilin tonlarını renk renk görmediyseniz eğer bu yayla size cennet gibi gelecek. Ancak yine turizm uğruna yapıların çoğalması yürekleri sızlatıyor. El değmemiş çok az yer kalmış, keşfetmeniz için son şanslarınız diyebilirim. 5 yıl önce katıldığım Karadeniz Turu'nda gözlemlediğim Ayder ile bugünkü Ayder arasında yapılaşma oranındaki artış tüm çevre dostlarını üzdüğü gibi beni de üzdü. Bıraksalar ya doğanın eşsiz manzarası ile kalsa bu yayla...

   Konaklayacağınız pek çok otel bulunuyor burada tabi ki. Ayder'de konaklamak çok keyifli. Daha önce geldiğimde konaklama fırsatı yakalamıştım. Sabahın ilk ışıklarında çıkıp doğa yürüyüşü yapmak insanı mutlu ediyor. Her mevsim güzel olan Ayder yaylasında günümüzde Kardan Adam Şenlikleri yapılıyor. Henüz gitme şansı yaklayamadık ama en kısa zamanda istiyoruz. Trabzon'a geleli 5 ay olmasına rağmen buraya da sanırım en az 3 kere geldik. Ailelerimiz ve arkadaşlarımız gelince Ayder görmek istedikleri listeleri arasında olduğu için.. Ama bize kalsa el değmemiş Pokut ve Gito gibi yaylalar insana daha fazla huzur veriyor. El değmemiş yaylaların kötü tarafları ise yollarının çok bozuk olması..

   Fotoğraflara bakınca sizin de 5 saniye sonra tulum sesleri kulağınıza geliyor mu? Bizim nedense hep geliyor:) Çünkü yaylada her yerde tulum sesleri ve Karadeniz müzikleri o kadar çok duyuyorsunuz ki. Eve gelince bile kulağınızda çınlıyor. Hatta tulum sesini takip ederek tanımadığın insanlarla omuz omuza horon çekmeden yaylalardan dönmeyin diyorlar. Bizim henüz horon konusunda iyi olduğumuz söylenemez.

   Ayder Yaylasındaki yamaca oturunca karşınızda bulunan şelalenin ismi Gelintülü Şelalesi. Burada oturup doğayı,manzarayı,şelaleyi,yeşilin tonlarını saatlerce izleyebilirsiniz. Ahşap evleri arkanıza alarak fotoğraf çektirmeniz tavsiyemiz. Ayrıca hediyelik eşyaların bulunduğu dükkanları gezerek Karadeniz insanları ile tanışma ve konuşma fırsatı yakalayabilirsiniz. Tereyağında muhlama yemeden de sakın dönmeyin derim:) Vakit o kadar hızlı geçiyordu ki hava kararmadan Zilkale'yi de görmek istediğimiz için tekrar yola çıktık. Ayder'den yaklaşık 38 km olan Zilkale'ye ortalama 1 saatte varabildik.

   ZİLKALE 

   Burayı görünce insan elinin böyle büyük bir yapıyı ormanın içine adeta şato gibi nasıl yaptığına şaşırmamak mümkün değil. Çamlıhemşinden hareket edince kaleyi çok uzaklardan görebiliyorsunuz. Yaklaştıkça daha da büyüyor sanki. Doğu Karadeniz'in gezilmesi gereken yerlerden biri olan Zilkale bu bölgeye yapılan tur programlarının hemen hemen hepsinde mevcut. 
    
   Zilkale'ye nasıl gidilir? Çamlıhemşin'de pek çok yol ayrımı var diye yukarıda bahsetmiştim. Bu yol ayrımlarından sol tarafa giderseniz Ayder Yayla'sına, sağ tarafa giderseniz ise Zilkale ve Pokut,Gito gibi yaylalara ulaşabilirsiniz. Biz Ayder Yaylası'ndan Çamlıhemşine tekrar dönerek sağ tarafa ayrılan yoldan Zilkale'ye ulaşıyoruz.

                

      Yüksekçe tepelerde konumlanmış Zilkale, Osmanlı İmparatorluğu için Trabzon'da bir gözetleme kulesiymiş. Tahmini olarak 14. yy'da inşa edilmiş. Fırtına deresinden 100 metre yüksekte bulunuyor. Tarihi İpek Yolu üzerinde yer aldığı için haberleşme ve konaklamada merkezi konumdaymış. Her alanından geniş açılı manzaranın hakim olduğunu görebilirsiniz. Kale dış surlar,orta surlar ve iç kaleden meydana gelmektedir. Kalenin içinde depo,araç-gereç bölümü,ibadethane ve koridorların olduğu bölümler bulunmaktadır. Kaleyi gezerken bulunduğunuz her noktada dört bir yanınızda da ormanı görmek çok keyifli. 



   İhtişamıyla gözleri dolduran Zilkale Karadeniz dağlarının içinde hala sapasağlam duruyor. Bu taraflara gelirseniz görmeden gitmeyin.

Sevgiyle kalın:*
Gamze,