Pokut Yaylası Nerede ve Nasıl Gidilir? - birazgamzeden

24 Aralık 2018 Pazartesi

Pokut Yaylası Nerede ve Nasıl Gidilir?


   Sıra geldi Karadeniz'e geldiğimden beri en çok merak ettiğim Pokut Yaylasını yazmaya. Burası aynı zamanda Rize'nin en gözde yaylalarından. Yapacağımız bu turda hem Çamlıhemşin hem de Sal Yaylası'ndan ayrıca bahsedeceğim sizlere. Bomba gibi maceralı bir yazı geliyor, hazır mısınız?

   Pokut Yaylası Rakım:2050 metre. Diğer yaylalara göre rakım yüksekliği epey fazla. Hal böyle olunca en başta bu yaylaya aracımız ile gidip gitmeme arasında epey kararsız kaldık. Yaptığımız tüm araştırmalara göre bu konu kişiden kişiye göre değişkenlik gösteriyor. Kimi risk almış kendi binek aracı ile çıkmış,kimisi de kendi aracına kıyamayıp 4x4 araç kiralamış. Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi 4 çeker araçlar hem önden hem arkadan çeker olduğu için dik,dar ve virajlı yolları daha kolay çıkıyor. Ama Pokut Yaylası'nda yolların gerçekten kötü olduğunu risk alıp kendi aracımızla gitmeyi denedikten sonra anladık.

   ÇAMLIHEMŞİN 

   Bir gün kendi aracımızla Çamlıhemşin'e gitmişken Pokut Yaylası'na da çıkmayı deneyelim dedik. Çamlıhemşin ve Pokut Yaylası arasında ortalama 38 km mesafe bulunuyor. Fakat haritadan rota oluşturduğunuz zaman bu mesafeyi yaklaşık 2 saatte gidebileceğinizi görüyorsunuz. Çamlıhemşin'den yaklaşık 15 dk gittikten sonra bahsettiğim dik ve virajlı yollar başlıyor. Araçla Pokut Yaylası'nın yoluna daha yeni girmişken tur firmalarının servisleri ile denk geldik. Servis şöforu bizi durdurdu ve bu araçla o yolu çıkmamızın mümkün olmadığını söyledi. Siz en iyisi buraya turlarla gelin:)) diyerek yoluna devam etti. Kısacası bu araçla daha devam ederseniz yolda kalırsınız mesajını bize ulaştırdı. Biz de tabii ki aynen geri döndük.

   Evimize dönünce neler oldu biliyor musunuz? En az 3 sene Trabzon'daysak bu engebeli arazileri aşmamız için bize 4x4 araç şart dedik ve radikal bir kararla arabamızı değiştirmeye karar verdik. Bu süre zarfında Organik Tur ile tanıştık. Rize'den çok uygun fiyatlara günübirlik Karadeniz'de hemen hemen her yere programlar yaptığını öğrendiğim an 'niye turla bir kere gidip yolları görmüyoruz ki?' dedim.


   Organik Tur servisleri Rize merkezden saat 9'da kalkıyor. Bu yüzden biz de sabah 6:30'da arabamıza binerek ilk olarak Akçaabat'tan Rize'nin yolunu tutuyoruz. Rize merkezde kendi arabamızdan inerek tur araçlarına geçiyoruz ve program başlıyor. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi Rize Çamlıhemşin'de yol ikiye ayrılıyor. Soldan giderseniz Ayder Yaylası'na ,sağdan giderseniz Pokut, Gito, Sal, Elevit gibi yaylara ulaşım sağlıyorsunuz. Sağdan giderek ilk durak yeri olan Şenyuva'da mola veriyoruz. 


   Zua Coffee nerede ve ne yenir?

   Şenyuva, Rize'nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı tatlı bir köy. Şenyuva'ya girer girmez hemen sağ tarafta 1696 yılında inşa edilen en eski köprülerden biri olan Şenyuva köprüsünü göreceksiniz. Meşhur Karadeniz dizilerinin çekim yapıldığı köprü burası. Ayrıca bir zamanlar Sevdaluk dizisinin çekildiği ev de hemen köprünün arka taraflarında. Pokut Yaylasına turla da gitseniz kendi aracınızla da gitseniz Şenyuva'dan geçeceksiniz. Şenyuva'ya geldiyseniz Zua Coffee'ye uğramadan sakın geçmeyin. Tatlılarıyla meşhur olan bu cafede benim favorim orman meyveli muhallebi:) Zua Coffee'nin hemen yanında ise hediyelik eşyaların satıldığı Peri isminde küçük ve çok şirin bir dükkan göreceksiniz.

       

   POKUT YAYLASI

   Şenyuva'daki molamızdan sonra Pokut Yaylası'na doğru devam ediyoruz. Tur araçlarına bindikten yaklaşık 15 dk sonra dar ve toprak bir yola giriyoruz. Yaklaşık 1.5 saat sürüyor bu yol. Giderek daha da kötüleşiyor desem yeri çünkü zıplayıp duruyoruz aracın içinde. Midesi hassas olanlar problem yaşayabilir. Araçta oturduğum yerden camdan dışarı baktığımda bile uçurumla göz göze geliyorum. İşte tam da o an kendi aracımızı satmaktan vazgeçiyoruz. Buraya ya araç kiralayıp geliriz ya da turla diye düşünüyoruz. Zorlu bir yolculuğun ardından Pokut Yaylası'na sonunda geliyoruz. Instagramdan fotoğraflarını görüp görüp iç çektiğim şu meşhur yaylada doya doya nefes almak istiyorum bir an önce. 

   Turla gitmenin avantajları olduğu gibi dezavantajları da var. Kendi aracınızla gittiğiniz özgürlüğü yaşayamıyorsunuz. Gittiğiniz her yerde tur rehberleri tarafından size belli bir süre veriliyor tabii ki. Ve bu sürenin yeterliliği kişiden kişiye göre değişir,hatta bazen süreyi duyar duymaz bile üzülebilirsiniz. Koştur koştur gezmek zorunda gibi hissedersiniz kendinizi. Ben kendi aracımla gelip yol stresine gireceğimi düşünerek turla gelmenin avantajlarını düşündüm. Verilen süreye bakmaksızın havanın ve manzaranın tadını çıkarmaya çalıştım.

   Tur rehberi bize Pokut Yaylası'nda serbest zaman verirken karşıdan sis bulutunun geldiğini gördü ve hemen bizi uyardı. Manzarayı güzel seyredebileceğimiz noktaları gösterdi. İşte turla gitmenin bir avantajı daha:) Acele ederek sis çökmeden hemen güzel manzarayı yakaladık. Doya doya bakabildim yayla dağlarına,tepelerine. Etraftaki evlerin aralarından geçerek geziyoruz yaylayı. Arazi o kadar engebeli ki yürürken bile burada yaşamın nasıl zor olduğunu düşünüyorum. Zor ama bir o kadar güzel. İnsan bu manzarada uyuyup uyansa,her gün bu manzaraya baksa şair olmaması elde değil.

  Pokut Yaylası'ndan Sal Yaylası'na geçiyoruz. Bu iki yayla arasında yaklaşık 3-4 km var. Yürüyerek de geçebileceğimizi söylüyor tur rehberi. Ama daha fazla sis çökmeden Sal Yaylası'nı da görebilmemiz için bizi araçlara yönlendiriyor. 


   SAL YAYLASI

   Sal Yaylasına gelir gelmez inanılmaz bir sis bulutu çöküyor. Önümüzü bile zor görüyoruz yürürken. İçimden hep 'şu sis bulutu geçse de manzarayı görsek' diye geçiriyorum. 

   Rakım:2070 metre. Ortalama ev sayısı 40-50. Yayla evlerinin hepsi geleneksel yapıda ve ahşaptan yapılmış. Evlerin hemen önünde bir düzlük bulunuyor ve yaylanın adını bu düzlükten aldığı biliniyor. Evlerin hepsinin ahşaptan yapılmış olması mimari açıdan uyum içinde gözüküyor. Evlerin mimari açıdan nasıl yapıldığı arka plandaki manzarayı o kadar etkiliyor ki. Aslında tüm yaylalarda evlerin yapıldığı malzemeler burada olduğu gibi uyum içinde olmalı.

   Sis biraz geçer gibi oluyor ve hemen tur rehberinden aldığımız yardımla evlerin tepesine kadar yürüyoruz. Karşıda Kafkas Dağları ve Karadeniz. Manzarayı az da olsa görebiliyoruz. Tur rehberi bazı günlerde sisin hiç geçmediğini söylüyor. Şanslıyız doğrusu. 

   Aldığımız bilgilere göre, Sal Yaylası'nı diğer yaylalardan ayıran özellik yaylanın tek bir köy tarafından kullanılması. Çamlıhemşin'e bağlı Çinçiva köyü bu yaylaya Temmuz mevsimi gibi geliyor ve ekime kadar yaylacılar Sal Yaylası'nda kalıyor. 


   Hava kararmadan yayladan inmemiz gerektiği için dönüşe geçiyoruz. Önce tur araçları ile Rize merkeze gidiyoruz. Rize'den ise kendi aracımıza geçerek Trabzon'a doğru evimizin yolunu tutuyoruz. Tabi böyle söylendiği gibi kolay olmuyor, önce o zorlu yayla yolu parkurunu tamamlamamız gerekiyor. Ardından ise km'lerce yol.. Araba kullanmak da insanı yoruyor. Akşam eve vardığımızda ise saatin 10 olduğunu farkediyoruz. 

   Bu gezi kendi aracımızı satmaktan vazgeçmemize sebep oldu. Araç ile gidemeyeceğimiz yerler için vakit kaybetmeden tur programları araştırmaya başlıyoruz. Organik Tur'dan gerek rehberi olsun gerekse serviste çaldıkları Karadeniz şarkıları olsun inanılmaz keyif aldık. Sonuçta bizim henüz Karadeniz şarkı listemiz onlarınki kadar geniş değil:) Organik Tur Rize'ye bağlı bir firma olduğu için turlar Rize kalkışlı. Bizim için biraz yorucu olduğunu düşünerek Trabzon kalkışlı turları araştırdık. Farklı bir tur firması ile bir sonraki rotamız Gito Yaylası. Hani şu salıncakları meşhur olan:)

   Gito Yaylası'nda görüşmek üzere,sevgiler :*

Gamze,

    













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder